21 Haziran 2010 Pazartesi

İSTANBUL MODERN SANAT MÜZESİ

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucusu Dr. Nejat F. Eczacıbaşı, İstanbul’da daimi bir modern sanat müzesi kurmak üzere 1997 yılında harekete geçtimiş. 2001 yılında 8. İstanbul Bienali’nin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'nin yanında yer alan dört numaralı gümrük antreposunu ana mekânı olarak kullanmasının ardından mekanın bu İstanbul Modern Sanat Müzesi mekanı olmaya en müsayit yer olduğu kanısına vardıktan sonra. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan alanın daimi olarak kullanılmasını onayladıktan sonra, müze projesinin önündeki ana engel kalkmış oldu. T.C. Denizcilik İşletmeleri için kuru yük antreposu olarak inşa edilmiş olan 8000 m2’lik bina, modern bir müzeye dönüştürülmek üzere harekete geçilmiş. İsatanbul Modern müzesi, İstanbul Boğazı'nın Haliç’i çevreleyen bölgesinde, binlerce yıl boyunca doğal bir liman işlevi görerek kenti, dünya üzerindeki diğer ticaret ve kültür merkezleriyle birleştiren.13. Yüzyıl’dan bu yana, çeşitli Latin kolonileri bu bölgede liman kurmaya özendiren Avrupa’dan gelen gemilerin ana limanı haline gelmiş olan önemli bir yerde konumlanmış Avrupa’dan Asya’ya kaşı bakan önemli bir yerde konumlanmıştır. İstanbul Modern Sanat Müzesi, Türkiye’nin sanatsal düşünce tarzını, zekasını ve bakış açısını kitlelere ulaştırmayı ve kültürel kimliğini uluslararası sanat çevresiyle paylaşmayı amaçlayan, disiplinlerarası bir çok aktiviteye ev sahipliği yapan bir çağdaş sanat müzedir.İstanbul Modern bir çok sanat etkinliğine ev sahipliği yapmakta 7’den 70’ e derler ya o misal çocuklar içinde sanat etkinlikleri düzenlenmekte yetişkinler içinde. Müze kendi bünyesinde görülmeye değer bir koleksiyon barındırmasının yanı sıra sürekli olarak değişen sergilerle de izleyicisinin ilgisini düşürmüyor. Şuanda müze içerisinde PASLI SON, “YOL”A ÇIKMAK ve GELENEKTEN ÇAĞDAŞA Modern Türk Sanatında Kültürel Bellek sergileri yer alıyor aynı zamanda AKLA DÖNÜŞ başlığı altında 8video gösterimi, mayıs ayı sonuna kadar da 6 film gösterimi sergilenmekte olucak. Müzedeki Levent Çalıkoğlunun küratörlüğünü yapmış olduğu GELENEKTEN ÇAĞDAŞA Modern Türk Sanatında Kültürel Bellek sergisi bize geçmişten bugüne Türk sanatının çağdaş sanat ile geleneksel sanat arasındaki geçişi gözler önüne seriyor. Enes Özendes’in küratörlüğünü yapmış olduğu “YOL”A ÇIKMAK sergisindeyse Murat Germen’in yaşamının ona hissettirdiklerini, deneyimlerini, yoldan “yola çıkarak”, yol imgesi ile bağdaştırıp aktarıyor. Yine Enes Özendes’in küratörlüğünü yapmış olduğu PASLI SON sergisi ise bize geçmişimiz ile bugünüzü düşündürtüyor araba mezarlığında Thomas Radbruch’un çekmiş olduğu ustaca fotograflarla zaman içerisinde değişimi bitti sanılanların aslında yeni birer başlangıç olduğunun farkına varmamızı sağlıyor. AKLA DÖNÜŞ video gösterimlerinde ise Man Ray’in 1923 tarihli Le retour à la raison adlı videosundan almakta. Bu gösterim akıl ve dolayısıyla onun olmayışı konusunu; erken dönem gerçeküstü filmlerin belirgin biçimde farklı mantığını; insani konularda kimliğin üstün konumunu; Tanrı vergisi gibi kabul edilen, kişinin kendi kültürünü ve nüfuzunu askerî yöntemlerle dayatma hakkı olarak “aklı” ele almakta. Kısacası her daim takip edilicek sürekli olarak ziyaret edilip görülücek ve takip edilicek bir mekan İsranbul Modern Sanatlar Müzesi.

20 Haziran 2010 Pazar

ÇOK BANEL Mİ ?

            Odd Nerdrum, Bok Kayası,2001, Tuval üzerine yağlıboya,193,7*180,34cm
            Kiki Smith, Tale, 1992, Balmumu, kökboya, kağıt hamuru, 406,4*58,42*58,42 cm

“Kitsch” kavramı üzerine konuşmak lazım biraz, yoksa bu konu da kendi anlamı gibi çok mu banel? ama önce ögrenmek sonra kavramak gerek. Peki buna yani bu kavrama nerden geldim niye bu kavramı ögrenmek lazım diyorum. Donald Kuspit’in Sanatın sonu kitabını okumamla gelişti bu merak ( Sanatın sonu geldimi onuda bir düşünmek gerek ya negse) ve bu kitapta da örnek verebileceğim Donald Kuspit’inde örnek verdiği iki sanatcının işlerini söyliyeyim “Odd Nerdrum’un Bok Kayası tablosu ve Kiki Smith’in Tale” adlı işleri.
Kitsch kavramının anlamı araştrıldığında Almanca bir terim olmasının yanı sıra Kitsch olanda sıradanlık söz konusudur,görüşleri zenginleştirme ya da geliştirme yönü de yoktur.Kitsch alışılmamış bir durumdan yola çıkmaz;çünkü yenilikten yoksundur. Kibirli ve bayağı bir tada sahip şeylere ve ticari kaygılarla üretilmiş olan banal ve sıkıcı ürünlere gönderme yaparken de kullanılır.
Kitsch kavramı 19. yüzyılın ikinci yarısında Almanya’da ortayaçıkmış bir kavramdır. Günümzde de halen bu kavram devam etmektedir. Güzellik anlayışıyla ortaya çıkmış bir kavram olmasınya beraber artık sıradanlaşmış kült olmuş şeylerinde anlamı haline gelmiş olan bu kavram güzelliğinde kült olduğunu göstermekte bize güzellik göreceli olmasına rağmen kült olmuş olan güzelliklerde bazı insanların gözünde igrenç gözükebilir. Sanat piyasasında kitsch kavramı günümüzde halen devam etmekte. Siemens sanatta 2006 yılında açılan “kitsch” sergisinin küratörlüğünü yapan Marcus Graf serginin içeriğini sanat tüketicileri olan bizlerle paylaşırken söyle söylemişti, “Sanatın başlangıcından 19. yüzyılın ortalarına kadar, güzellik kavramı sanat üretiminde belirgin bir öğe olarak büyük bir rol oynadı. Doğayı taklit etmek veya yeniden inşa etmek amacıyla güzellik yaratmak sanatçının temel amacıydı. Ancak, modern sanatın doğuşu ile güzellik kavramı giderek form değiştirdi ama güzellik hâlâ sanatın ve hayatın içsel bir parçası. Güzellik her ne kadar öznel de olsa, bir ölçüye kadar genel geçerlilik talep eden bir yargı. Bu nedenle, güzellik her zaman popüler ve sanatın gündeminde” düşüncemle uyuşan bu sözlerin yanı sıra bunu kanıtlayan bir sergiydi.
Donald Kuspit’in yazmış olduğu bu kitap sanat konusunu ele alan kitaplar arasında da kült olmuş bu kitapta ele almış olduğu kitsch kavramını gözler önüne sererken Odd Nerdrum ve Kiki Smith’in yapıtlarını örnek olarak vermesi ile bu kavrama dikkattimizi çeken yazar kitsch kavramı geçmişte nasılmış, günümüzde nasılmış ı algılamamızı saglıyor. Donald Kuspit bunu sadece bu kavram için yapmıyor sanatın içerdiği bir çok kavram için bizi yada en azından beni düşünmeye sevk ederek farkındalığımızı söylediklerinin gerçektende günümüzde dogru olup olmadığını araştırmamızı sağlıyor. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp demişler. İyi de etmişler  =)