29 Ağustos 2010 Pazar

GÖÇ- DEĞİŞİM

İnsanlar her daim bir göç yaşarlar. Psikolojik olsun, dış dünyalarında olsun, çevrelerinde, içlerinde, konuşmalarında, giyimlerinde her şekilde bir evrim bir değişim yaşamlarının içerisindedir. Bir toplulukta meydana gelen kültürel değişmeyi söyle tarif edebilirim; Keşif, icad, çeşitlenme veya difüzyon yoluyla, maddi veya manevi kültür alanında, serbest veya güdümlü bir tarzda mevcut kültür ünite veya komplekslerine ek olarak veya onlardan birinin yerini alacak şekilde çizgisel veya ritmik ve devrî tarzda meydana çıkıp, kültürel bünyeyi etkileyen sürece kültürel değişme denir. Kültür rastlantılarla bir araya gelmiş örfler, adetler yığını, başka bir değişle gelişi güzel toplanmış bir takım kültür ünite ve kompleksleri tarafından meydana getirilmiş bir bütün değildir. Her bir parçanın bir fonksiyonu ve diğer parçalarla ilişkisi vardır. Tüm parçaların fonksiyonu birleşirler ve sonuçta tek bir vücut olarak kültürün fonksiyonel bütünlüğünü meydana getirirler. Kültürü, çeşitli büyüklüklerde, değişik alanlardan oluşmuş ve çeşitli noktalardaki kuvvet merkezlerinden aldıkları değişik hareketlerle işleyen dişli çarklar sistemi olarak düşünebiliriz. Bütün bu sistem işlediği zaman bir fonksiyon yapacaktır. Toplam fonksiyonun meydana gelmesi için her bir dişli çarkın kendine ait fonksiyonun gerçekleştirmesi lazımdır. Bir fonksiyonel bütünü ifade eden bu dişli çarklar sisteminde toplam fonksiyonunu oluşturması için nasıl bütün çarkların aynı yönde, aynı hızla ve aynı derecede hayatî önem taşıyarak işlem gördükleri düşünülemezse, kültürün fonksiyonel bir bütün olduğu söylendiği zaman da, bütün parçalarının mutlak anlamda uyumlu ve çatışan ünitelerin mevcut olmadığıda söylenemez. Kültür üniteleri arasında birbiriyle çatışan, çelişkide olan kısımlar vardır. Bu çelişki ve çatışma kültürde değişmeyi sağlar. Değişme ise kültürün her ünitesinde aynı hızla gerçekleşmez. Kuşkusuz sistemin çalışmasının doğal sonucu olarak çarklar birbirinden farklı sürelerde olmakla beraber aşınacaklardır. Sitemin işleyebilmesi için eskiyenleri değiştirmek, yenilerin ya onların yerine koymak, ya başka bir yere ilave etmek, yada sistemin işleyişine tesir etmiyorsa ve artık onun varlığına lüzum kalmamışsa sistemin içinden çıkarıp atmak gerekecektir. Kısaca kültür fonksiyonel bir bütündür. Bu fonksiyonel bütünün bünyesinde çatışan kısımlar mevcuttur. Değişme daima olagelmektedir. Her kısımda değişmenin aynı hızda olmaması bile bünyede ahenksizlik yaratacağından, kültürde sonsuz bir uyumun varlığından söz etmek yanlış olacaktır. Benimde "Göç" kavramında anlatmak istediğim bu değişim sürecidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder