2 Şubat 2011 Çarşamba

KAPI, 2010

Kürt sorunu 1980’lerden günümüze kadar gelen bir problemdir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk insanları, Kürt İnsanları için geçmişten günümüze gelen medya ile gündemden düşmeyen bir problemdir. İktidarın elinde olan çözüm yolları bu problem karşısında hiçbir şekilde devreye giripte problemi ortadan kaldırmak adına bir şeyler yapmıyorlar daha doğrusu dış itilaf devletler tarından gelen ambargolar sonucu çözüm yolları tıkanıyor. Başta ABD devleti olmak üzere Türkiye üzerine kirli oyunlar oynayan bir çok devlet PKK’yı destekleyerek Türkiye üzerinde çözüm yolları olan bu problemi çözümsüz bıraktırıyorlar. PKK adı verilen terörist topluluğun Kürdistan Cumhuriyeti kurmak adına vermiş oldukları savaş yıllar içerisinde kılık değiştirerek kürt diye gündeme getirilen bu sorundan beslenerek eylemlerinin asıl amacını gizleyerek istedikleri yolda ilerlemenin ve itilaf devletlerinin desteğiyle eylemlerini gerçekleştirmeye çabalıyorlar. Ve kısmen bunu Kuzey Irak’ta gerçekleştirmiş durumdalar. Bu isteklerini Türkiye sınırları içerisinde bulunan kendi toprakları olarak idda ettikleri sınırlar içerisinde gerçekleştirmek için çaba sarf ediyorlar. Ben bir kısmi kürt olarak yani kısmi kürt derken ailem içerisinde anne soyumun kürt olmasından kaynaklı olarak yaşadığım dil problemi üzerine giderken araştırdığım bu kürt sorunu karşıma bilmediğim ve öğrenmem gereken bir çok şeyi de karşıma çıkarmış bulunuyor. Öğrenmem gerekenleri araştırırken yaşadığım problem üzerinden çalışmamı sürdürmek için kolları sıvadım. Kürt bir aileden geliyorum ve ailem içerisinde ben onlar için bir ötekiyim onlarda benim için Kürtçe konuştuklarında birer ötekiye dönüşüyor. Aile içerisinde yaşadığım dil problemi beni de onları da birer öteki haline çeviriyor.

Yaşadığım sadece bana ait değil, bir çok kürtün yaşamının büyük bir problemi haline gelmiş bir olgudur. Bundan yola çıkarak nerede olduğumu hangi tarafta olduğumu sorgularan bu kapı işini yapmış bulunuyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder